Thom Yorke Hakkında Kelam Üretmenin Zorluğu...


İndie grupların ilk bakışta dikkat çeken sonra sıkan parçalarından sonra akla gelen ilk müzisyenlerden biri olan Thom Yorke hakkında bilmem ne yazsam? Aslında hakkında Radiohead grubunun vokalisti olması dışında bir şey bilmediğimi itiraf etmemle başlayabilirim... Metal dünyasından Pink Floyd, King Crimson, Camel gibi psychedelic rock dünyasına evrildiğim dönemde MTV rock'ı dediğimiz grupları uzaktan seviyor, haklarında pek konuşmuyorduk. Nirvana, R.E.M gibi gruplar iyiydi ama herkes severdi. Ben ve arkadaşlarım ise discografyalarını sayabildiğimiz ağır abileri daha fazla dinlerdik. Neyse ki ön yargılarımızı kıran yine kendimiz gibi insanlar oldu. İstanbul'da askerlik dönemimde izin tecavüzü yaptığım hafta sonlarında Soner'in evinde OK Computer albümü ile kendimize geldik. Thom Yorke için dönüm noktası olan, onu aşmaya çalıştığı dönemi depresyonlarla geçirten bu albüm 1997 yılının en iyi albümü olarak kabul edilmekte. Kaset dönemini epeyce geç terk eden ben uzun bir süre dinlediğim bu albüm sonrası Thom Yorke'un karmaşık şarkılarını tek gitarla çaldığı korsan kayıtlarını da keşfetmiştim. Ağlak sesi her seferinden kendini dinlettiriyordu. Sonuçta çiğ rock'dı. Ardından caz egomu geliştirdiğim dönemde kendisinden uzak kaldım, üstelik elektronik sounduna biraz da burun kıvırıyordum. Zaman hızlı geçiyor, Radiohead karmaşık kapaklı albümler çıkarmaya devam ediyordu. Bunların yanında Thom Yorke'un solo albümler çıkardığını da duyuyordum ama dinlemek için en ufak bir çaba harcamıyordum. Bir kez daha bu karizmatik sanatçı ile ne zaman buluşacaktık? Londra doğumlu sanatçı hakkında internette pek çok güzel bilgi, yorum, araştırma yazıları okunabilir. Bunların arasında en fazla ilgimi çeken Exeter üniversitesinde edebiyat ve sanat tarihi okuması,  Nijeryalı şair ve romancı Ben Okri’nin kitabı Aç Yol kitabından ilham alması, internette yayınladıkları bir albümleri için hayranlarının istedikleri kadar para ödeyebilmesi, imajının tam zıttı olan Red Hot Chili Peppers'ın çılgın basçısı ile grup kurması, Roger Waters ile haklı zıtlaşması ve bir de dansı... "Şarkılarında ki ritmi yakalamanın tek yolu bu dansı bilmekten geçer" yorumuna katıldığım bu dansı kimileri alaycı kimileri hayranlıkla izlemekte... Liste yapamadığım çünkü her şarkısının mükemmel olduğu bu eşsiz sanatçıya hayatın yaşanabilirliğine katkısı için sonsuz saygı duyarken kelamımı burada noktalıyorum...