Vivian Maier'i Geç Buldum...



Bazı albümler, kitaplar ve filmler sanırım doğru zamanı bekliyorlar kendilerini göstermek için... Çok sevdiğim ve hala dinlediğim Nirvana, Radiohead gibi gruplar, kütüphanemden uzaklaştırmaya, başkalarına ödünç vermeye kıyamadığım Sait Faik, Kemal Tahir gibi yazarları hep geç keşfettim, hiç bırakamadım. Bir pazar gecesi internet aleminde ki yüzlerce film arasında zaman zaman karşıma çıkan ama gerek belgesel olması gerekse fotoğrafçılık konusu gereği ertelediğim "Finding Vivian Maier" da izledikten sonra unutamayacağım yapıtlar arasına girdi... Her, az biraz okumuş ve görsel sanatlardan etkilenmiş üniversite öğrencisi gibi ben de lise sonrası fotoğrafa merak sarmıştım. Öyle ki, Serhan ve Timur'dan oluşan müzik  grubumuz ile İzmir Hilton'da ki haftada 6 gün süren eziyetten ben kendime bir Nikon FG Manuel fotoğraf makinesi, Serhan'sa ilk alto saksafonunu almıştı. Bugünün dijital fotoğraf dünyasına girmeye az kala edindiğim bu manuel kamera ile çekimler yapıyorsam da çektiğim fotoğrafları parasızlıktan basamıyor, ya da çok küçük kartlara basabiliyordum. Çok sevmiştim fotoğraf çekmeyi ama her işimde olduğu gibi işin teknik boyutunu öğrenmeye başta çok heves etsem de  sonradan boşlamıştım. Kendime göre çekim tekniklerim vardı. Örneğin gündüz gece "B" konumunda çekmeyi çok seviyordum. "Çerçeveleme" adını verdiğim kadraj konusundaysa kendime güveniyordum. Tripotum olmadığı için nereden geldiğini, kimden aldığımı unutuğum tahta (ve uzun), el yapımı tripotumu Eskişehir İletişim Bilimleri Fakültesi koridorlarında taşıyor, meraklı bakışlardan kendimi alamıyordum. Sevdiğim baskı tercihim her zaman mat baskı olmuştu ve fotoğraf stüdyolarında az vakit de harcamamıştım. Bunlara rağmen hala beğendiğim kimi raslantısal kimiyse bilinçli olarak çektiğim fotoğraflarım basılı olarak en gizli hazinelerim arasında yerlerini alıyor. Onları bu bloga taşımaya karar verdim. Gerçek bir sokak fotoğraf sanatçısı olan Vivian Maier'in fotoğraflarını kimse görmemiş. Hayatı boyunca profesyonel bir çocuk bakıcısı olarak ev ev dolaşan, farklı ailelerin yanında kendine bir hayat kuran Vivier boynunda eksik etmediği fotoğraf makinesi ile her an fotoğraf çekmiş, ses ve video kayıtları yapmış. Biriktirme takıntısı da bulunan Vivier yaşamında kendisini ilgilendiren ve meraklandıran her şeyi saklamış. Günün birinde film negatiflerini açık arttırmada satın alan bir araştırmacı fotoğraflarını gün yüzüne çıkardığında ise hayattan yalnız bir şekilde ayrılalı çok kısa bir süre geçmiş. Her insanın karanlık ve aydınlık tarafları vardır. Anaç bir karakter olarak tanıtılan Maier'in burada spoiler vermeyeceğim karanlık tarafını belgesel saygılı bir tavırla sergilemiş. Bugün Mailer'in fotoğrafları dünyanın her yerinde sergileniyor. Kafka gibi o da başta nazlansa da sanki bundan hoşlanır gibi hissettiriyor. Son olarak bu filmi görsel sanatlar, özelikle de fotoğrafla ilgilenenler kadar yaşamı boyunca yalnız bir insan olarak yaşamış bir karakteri tanımak için de izlenebilir..