Temmuz ayında spotify'a yüklediği eski ve yeni tüm albümleri ile kulaklarım yeniden Peter Gabriel'e döndü... Ergenlikte Phil Collins ile az dans etmesek de Genesis grubu hiç bir zaman ilgimi çekmedi. Üstelik İngiliz grubuydu ama şarkıları çok popdu benim için. Ardından Peter Gabriel'in solo çalışmaları MTV'de yayınlanmaya, o müthiş klibi dönmeye başladı. Dans için fazla entellektüel, sanat adına fazla eğlenceliydi. Daha sonra Körfez savaşı başladı ve Gabriel'in bu şarkısı hergün televizyonlarda çalındı. Yine de kendisini Pink Floyd, Neil Young gibi takip etmiyordum... Vikipedi'deki kısa tanıtım yazısı Peter Gabriel'i çok güzel özetlemekte...:
Yüzde yüz ingiliz olan bu beyefendi 2 albümünü almanca yeniden yorumlayacak kadar da ilginç bir şahsiyete sahip...
En sevdiğim şarkıları:
MFÖ'den Fuat Güner kendisi ile yaptığı, kendi stüdyosunda yaptığı şu kaliteli ve anlamlı sözleşi...Peter Brian Gabriel, İngiliz kült müzisyen. Gelmiş geçmiş en iyi ve en çok etki bırakmış sanatçılardan biri olarak kabul görür. İngiltere'de Chobham, Surrey kasabasında doğmuştur.En iyi olduğu her zaman tartışır olsa da "en çok etki bırakmış" sözcükleri onun için çok doğru seçilmiş sözcükler kanımca. Dünyamıza olan ilgisi "world" sözcüğü ile sahiplenen, küresel çapta pek çok soruna duralılığını , bu meslelelr ilgilenen politikacı ve sivil toplum insanlarıyla yan yana iletişim kurarak dert edinen bir müziyen. Soundunu politik bir müzik içermese de kesinlikle devrimci, belki de evrimci... Çünkü ilk solo albümünden isitabren dinlendildiğinde bugümkü olgun sounduna bir süreç içinde ulaştığı görülmekte. Ama ilk albümünden beri insanın duygularını içeren fısıltı ve haykırma seslerini şarkı içinde ustalıkla yediren, sert ritmi duygusal melodiler ile birleştiren bir büyük müzisyen olduğunu anlıyorsunuz. Konserlerinde seyircilere kendi dillerinden uzun açıklamalar yapan ve bunu şovunun bir parçası haline getiren bir görsel iletişim sanatçısı. Bir tiyatro gibi senaryosu olan, sahnenin her yerini hatta tavanı bile kullanan, bisiklete binen, grubundaki tüm müzisyenlerin dansları ve beden dilleri ile yer aldığı bu konserler sanırım hayatımda izlediğim en güzel konserler onunkiler...
Yüzde yüz ingiliz olan bu beyefendi 2 albümünü almanca yeniden yorumlayacak kadar da ilginç bir şahsiyete sahip...
En sevdiğim şarkıları:
- Mercy Street
- Dont Give Up
- Shock The Monkey
- Come Talk To Me
- Love To Be Loved