Toni Erdmann'laşmamalı Mıyım?...


Bir babanın iletişim sorunları yaşadığı kızıyla şaka yoluyla hayatına girme, yeniden aile olma çabasının anlatıldığı "Toni Erdmann" filmi ıssız adada aklıma gelecek olan 10 filmin en başına yerleşti... İnsanın çocuğu olacağını duyunca karakterini yeniden gözden geçiren insanlardanım. Eninde sonunda babama benzeyeceğimi bilsem de hayal ettiğim baba olabilecek miydim? Örneğin şakalarımın, şımarmalarımın tonu ve düzeyi nasıl olacaktı? Gözümün önünde hep yurdunda kalan çocuğuyla şımaran Aziz Nesin ve onun sözü: "Çocukların şımarma hakkı vardır." Peki ya babaların?... Eşşek şakalarına benzer kendine has bir mizah anlayışı olan Toni Erdmann ayrıldığı eşi ve yeni kocasıyla görüşen, yurtdışında yaşayan kızının doğum gününü unutmayan bir karakter. Müzik öğretmeni olarak yetişkinlerden çok ergenlerle anlaşmayı seçmekte. Kızıysa babasından farklı olarak soğuk görünümlü bir Alman kadını olarak Romanya'da şirketlere taşaron firma ayarlayan dolayısyla işçi çıkarılmalarına sebep olan bir plaza insanı... Yaşamı, profesyonel yönetici rolünü sürdürmesini gerektirmekte. Aynı rolu kırk yılda bir buluştuğu ebeveynlerin yanında da devam etmekte. Dahası onlarla iletişim kurmamak için telefon görüşmesi yapıyor rolunü oynayacak kadar anne ve babasına öfkeli, mutsuz bir insan. Bu durumu farkeden Toni Erdmann'ın elindeki tek kozu ise şakaları... Eskişehir'den arkadaşım bana bisikleti sevdiren Erdem Korkmaz'ın röportajını çevirdiği yönetmen Maren Ade babasının da şakacı olduğunu hatta takma diş fikrini ondan aldığını itiraf etmekte... 3 saati aşan filmi iki kez izledim, hatta defalarca izleyebilirim. Baba kız beraber çaldıkları sahne ise duygu yoğunluğunun üst düzeyi.... Mükemmel bir senaryo ve oyunculuklar... Film Amerikalıları bile etkilemiş öyle ki onlar yeniden çekecekler... Duru Doğa 7 yaşında... Artık eskisi kadar yanında, özellikle de arkadaşlarının yanında şımarmıyorum. Hayvan sesleri çıkarmalarım, Bay Peltek, Agu Bugu Kral hikayeleri bitti. At rolüne girip sırtımda gezdirmiyorum, havada hoplatamıyorum. Artık bol bol uyarılar var, çok sıkıcı... O günleri ondan çok ben özlüyorum. Ne de gülerdi... :(